Dil, bizim sosyalleşmek için kullandığımız bir numaralı araç. Düzgün dil kullanımı becerisinin eksikliğinde, toplumda kendi yerimizi bulmada zorluk yaşarız. Yani dil kullanma becerisi eksikliği toplumla bizim aramızdaki bir bariyerdir. Dil bilimcilere göre, dili düzgün kullanamıyorsanız, topluma da uyum sağlayamayabilirsiniz. Bence bu ifade bile tek başına dil ve dil kullanımının önemini özetliyor. Peki dile neden bu kadar değindim? Çünkü dil bu kadar güçlü bir araç iken birçok amaca da hitap edebilir. Nefret saçmak ya da toplumu ayrıştırmak gibi.
Hayatımızın dil dışında bir olmazsa olmazı daha var.
Sosyal medya! Düşüncelerimizi, duygularımızı ifade etmek yani kısacası sosyalleşmek için her gün sıklıkla kullanıyoruz. Dünya’nın öbür ucundan ya da yan odadan biriyle konuşmak için sosyal medyayı kullanıyoruz.
Bu iki önemli unsur bir araya geldiğinde ise işler çığrından çıkabiliyor. Çünkü nefret ya da ayrıştırmacılık gibi düşünceleri yaymak internette daha kolay. Mesela sosyolojist olan Zeynep Tüfekçi’ ye göre Youtube, 21. Yüzyılın en güçlü radikalleştirme araçlarından biri.
Bizler genelde sosyal medya platformlarında insan olduğumuzu unutuyoruz. Çünkü gördüğümüz tek şey kelimeler ve emojiler. Bizi insan yapan özellikleri ne görüyoruz ne de duyuyoruz. Ses tonu ya da yüz ifadesi gibi ya da birine yazdığımız bir yoruma karşı o kişinin gerçek tepkisi. Sadece ne göstermek istersek karşı tarafa o yansıyor. Bu da bizi sanal bir gerçekliğe bir nevi yapay bir dünyaya itiyor.
İnternette geçirdiğimiz zaman boyunca gerçeklik algısından uzak olduğumuz için hareketlerimizin çoğu zaman sonuçlarınını da düşünmüyoruz. Bir dine ya da ırka karşı hakaret içerikli dil kullanımına yöneliyoruz.
Size sosyal medyada geçirdiğiniz zamanın aslında bir algoritma tarafından tasarlandığını söylersem de şaşırmayın. Youtube, instagram ve benzeri tüm sosyal medyalarda gördükleriniz sizin elinizde olmadan seçilen veriler. Mesela daha önce Google’da yaptığınız aramalar, sizin bir sonraki Google aramanızdan göreceğiniz verilerin öncelik sıralamasını oluşturuyor. Bu da aslında bir nevi sosyal medya algoritması tarafından manipüle edilmek demek.
Bir örnek üzerinden anlatacak olursam, Youtube baz alalım. Youtube anasayfanızda ırkçılığın lehine argümanlar sunan videolarla karşılaştığınızda ve bu videoya tıkladığınızda karşınıza ırkçılığın yanlış olduğunu anlatan bir video çıkmayacak. Bu yüzden de ırkçılık hakkında taraflı bilgi sahibi olacaksınız. Bu da daha ayrımcılığa yönelmemiz demek.
Bunun sonucu olarak, giderek daha fazla nefret ve ayrımcılık odaklı konuşma kullanacaksınız. Sadece sosyal medyada değil, nefret söylemi günlük dil kullanımınızı da kapsayacak.
Nefret söyleminin inanılmaz bir popülerlik kazanmasının nedeninin çevrimiçi platformlar olduğuna inanıyorum. Ve birlikte nefret söylemini azaltabiliriz.
Öyleyse ne yapmamız gerekiyor?
Dışlama dilini kendileri gibi yapmadan kullanan insanları caydırmalıyız. Siber nefretle geri dönersek, konuyu içselleştirdiklerinde ve ayrımcılığı durdurmak yerine nefret ilişkisini geliştirecektir.
DİLAY KALINOĞLU
28 EYLÜL 2020
BALIKESİR HABERCİ GAZETESİ
KAYNAK: https://www.habercigazetesi.net/sosyal-medyada-dil-kullanimi/